I.
Tüm savaş filmleri aşkla bitiyor örneğin
her savaşta iki obur cellât sevişiyor
lambaları okşatıyor bir eski doğu masalı
bu sefer tek dilekte bulunuyor çocuklar
-bir daha gelme cin n’olur
Avara ediyor leğenden bir gemi
üç dilek daha çok acı
ne kadar az istesek o kadar iyi
“Tekneyi görünce binmek istemedik ama kaçakçılar binmezsek bizi öldüreceklerini söylediler.
Mecburen bindik. Şiddetli bir dalgayla alabora oldu. Kızlarım gözlerimin önünde boğuldu.
Balıklara yem olmasınlar diye ellerini bırakmadım.”
II.
Toprağa yaslarcasına sırtını yaslıyor suya
küçük bir insan
suya tutunuyor insan
bir abise direnmek için insan
düşmemek için koynuna insan
düşmemek için iki obur cellâdın
“Eşim hastaydı. Paramız yoktu, umudumuz tükenmişti. Siyasiler bu sorunu çözmek için
girişimlerde bulunmuyorlar. Herkes kendisini düşünüyor. Ben de eşimi ve çocuklarımı
düşünmek zorundayım. Arabamı sattım ve umutla yola çıktık. Ancak Ege üç çocuğumu aldı.
Üç saat boyunca eşimle birlikte çocuklarımızın ellerini bırakmadık.”
III.
Konuşmaktan çok susmayı yeğliyorum
bilenen kelimeler en ilkel savaş aletleri
gerçek için sessizlik
kâfi!
gürültüler çekilince hakikat görünür
sular çekilince batık bir gemi
IV.
Bu bir yanılsamadır
yutucu bir kelimedir boşluk
tek savaşıyorum
bakabildiğim en uzak noktada patlıyor tüm mühimmat
burada sessizlik
kâfi!
ağaçlar göğe dönük. elleri yukarıda
bu bir sessizlik eylemi
V.
Durup bir kasabada kelimeler biriktirdim.
tahta yonttum
şiirde kuşanmak için
içsel eylemler, mide sancıları, uzun geceler
uzağa gittikçe kendimleyim
uyanıyorum mide sancıları
bir kokudur pekâlâ yastığımda
bakır tasları, bir yüzüğü hatırlatan
epeydir yalnız uyuyamıyorum
kendimdir bir denize sarılan
(Hece Dergisi, Sayı 231)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder